YOZGAT AKDAĞMADENİ BOZHUYUK KÖYÜ
YOZGAT BOZHÜYÜK KÖYÜ  
  ANA SAYFA
  İLETİŞİM
  MERSİN DERNEK AİDATLARI
  ANKARA DERNEĞİMİZ
  DERNEK YÖNETİMİ
  DUYURULAR
  BİR ZAMANLAR
  ÜYELERİMİZ
  TARİHÇE
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  MERSİNDEN HABERLER
  SPOR HABELERİ
  KÜLTÜRÜMÜZ
  => Alevilik nedir?
  => Hacı Bektaş Veli
  => Yunus Emre
  => Pir Sultan Abdal
  => Kızılbaş Nedir?
  => Ocak nedir_?
  => Aleviliğin oluşumu
  => Anadolu aleviliği
  => Alevilik ve evrensellik
  => cem ve dedelik
  => Alevilik ve tasavvuf
  => kurban tığlama
  => mevlana
  => 12 İmamlar
  => Kentleşme ve alevilik
  ŞENLİKLERDEN
  SEMAH VİDEOLAR
  FOTOGRAFLAR
  HABERLER
  Yeni sayfanın başlığı
  HABERDAR OLMAK İÇİN TIKLAYINIZ
  Spor Kulübü
  ACİL KAN GRUPLARI
  Yeni sayfanın ba,şiilşşlığı
Kızılbaş Nedir?

KIZILBAŞLIK NEDİR

          Kızılbaşlık teriminin kökenine ilişkin çok çeşitli görüşler vardır. Kızılbaşlık terimine özel anlam yükleyen ve kendisiyle özdeşleştiren Türkmenler olmuştur. Kürşat KARACABEY bu konuya ilişkin uzunca bir yazı yazmıştır.

Biz burada kısaca Aleviler, Kızılbaşlığı nasıl algılıyorlar ona değineceğiz. Prof.Dr. Emel Esin ve Dr.İsmail Kaygusuz; Çin, Arap ve Rus kaynaklarına dayanarak verdikleri bilgilere göre: Alevi terimini Orta-Asya’da Türkler ilk kez bugünkü anlamıyla 9.yüzyılın ilk çeyreğinden sonra kullandıklarını iddia etmektedirler.
 

          İslamiyet’i, Türk töre ve inanç potasında eriten Türkler, yeni senteze (alışıma)’da, Emevi ve Abbasi İslam anlayışından yırmak için, muhalefetteki Hz.Ali yanlı bir ifade ile Alevilik demişlerdir. Türk destanlarında Hz. Ali ile Gök-Tanrı özdeşleştirilmiştir.

Alevilik mezhepten ve tarikat ten daha çok bir “Akılcı Tasavvuf Yolu”nu içerir. Yüzlerce yıl süren göç dalgaları halinde Anadolu’ya gelen Türkler; akılcı inanç ekolüne sahip oldukları için Alevilik yeni anayurtlarında yetersiz kalır. Bu kavram yerine siyasi iktidarı da hedefleyen yeni bir terim ile kendilerini ifade ederler. O da Kızılbaşlık’tır.
 

          Kızılbaşlık siyasetinin temellerini Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Balım Sultan (1458-1519/20) ile Şah İsmail Hata yî (1487-1524) atmışlar ve teorize etmişlerdir. Anadolu Alevi ve Bektaşi Türkmenleri’nin derleniş ve toparlanışlarının: Birincisini, Baba İlyas Horasanî (?-1240); İkincisini, Sultan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli (1209/10-1271/2); Üçüncüsünü, Şeyh Bedreddin (1357-1420); Dördüncüsünü ise Şah İsmail Hata yî gerçekleştirir. Kızılbaşlık siyaseti; Anadolu’da yapılan Seyyid Ocakları mensubu dedeler ile Türkmen Aşiret, Oymak ve Oba Beyleri’nin katılımıyla iki “TÜRKMEN KURULTAYI”NCA somut uygulanabilir hale gelmiştir. Her iki toplantıya da Şah İsmail başkanlık etmiştir. Birincisi, Erzincan-Tercan’ın Sarı kaya yaylasında 1500 yılında gerçekleşmiş; alınan karar sonucu, “SAFEVİ TÜRK KIZILBAŞ DEVLETİ” kurulmuştur. İkincisi; yine Şah İsmail’in başkanlığında Sivas’ın Yıldızeli’ne bağlı Banaz-Bedirli arasındaki 1509 yılında yapılır. Bu toplantıda yeni kurulmuş devletin askeri ve politik stratejisi tartışılır. Devletin sınırları; Batı’da Fırat-Dicle Irmağı’ndan; Doğu’da Aral Gölü-Ceyhun Irmağı’na kadar ki coğrafi bölgeyi kapsayacak şekilde belirlenir.
 

           Bu iki kurultayla Kızılbaşlık toplum projesi ve devlet sistemi belirlenerek uygulamaya koyulur. Şah İsmail: “Yüreği dağ, Bağrı kızıl yakut gibi kan olmadan, Kızılbaş olmak kimsenin haddi değildir” der. Fakat bu Kızılbaşlık tasarımı, Şah İsmail’in 23.5.1524 yılında Hakka yürümesiyle son bulur. Safavi Türk Kızılbaş Devlet erkinden, Türkmen Beyleri giderek dışlanır ve yerlerini, Selçuklular’dan bu yana sürekli devlet yöneticisi çıkarmış Fars kökenli aristokrat ailelerden gelen bürokratlar ve Şii mollalar alır. Türkler yurdu olan bugünkü Güney Azerbaycan sömürge statüsünde kalır. Sonuçta Safevi Devleti bir Fars (İran) devleti olur. Şah İsmail sonrası Kızılbaş Türkmenler yer yer “muhalif düzeyde” başkaldırmalarına karşın başarılı olamamışlar, Osmanlı devlet yöneticileri kanlı bir şekilde ayaklanmaları bastırmıştır.
 

           Anadolu Türkmen Oymaklarının ve Dede Ocaklarının “Kızılbaşlık Toplum Projeleri” de Şah İsmail sonrası “ütopya” olarak yerini “Mehdi beklentisi”ne bırakır ve “tefekkür dönemi”ne girilir.

Avrupa devletlerinin azınlıklar meselesini dayatmasından sonra Osmanlı Devleti; 1839 Gülhane Hattı Hümâyûnu ilanına müteakip “Alevi Türkmenleri” İslam dairesinde kabul eder.
  Kızılbaşlık İsmail Sevafi’nin savaşta erlerinin giydikleri, Kızıl başlıktan ya da Uhud Savaşın’da Peygamberin yaralanması sonucu kanını gören Hz. Ali’nin sonraki bütün savaşlarda kızıl başlık giydiğinden kaynaklandığını söyleyenler varsa da kesin değildir. Kızılbaşlık üç ilke üzerine kuruludur. Adama muhabbet, deme muhabbet, nura muhabbet. Bunlar sırasıyla şu anlamlara gelir: İnsanı sevmek, insanın kanının arınmışlığını simgeleyen şarabı sevmek, aydınlığı sevmek. Kızılbaşlık On İki İmam inancına dayanır

          Kızılbaşlık tanımına gelince: Alevi-Bektaşi inanç ve kültür öğretisinin, toplumsal yaşam tarzının; siyasallaşmış doktrin el adına ve devlet iktidarını amaçlayan stratejik hedefine; sos yo-ekonomik toplumsal kuramının uygulama düzeninin sistemine KIZILBAŞLIK denir. Yani Alevilik öğretisinin; toplumu bilgi ve beceriler isiyle yönetme, iktidar erkiyle uygulama modeline Kızılbaşlık sistemi denir.

Bugün ise Alevilik ve Kızılbaşlık özdeş hale gelmiştir.

         Destanlardan ve çeşitli kaynaklardan Oğuz Türkmenlerinin “kızıl börk”, siyah libas ve 40 cm. boyunda ökçesiz sivri burunlu “kızıl çizme”ler giydiklerini bilmekteyiz. İbni Bibi ve Prof. Fuat Köprülü; Babailer İsyanını, "Siyah libaslı, kızıl börklü, ayakları çarıklı” Türkmenlerin, Karaman oğlu’nun komutasında Konya’yı istila etmelerini, Bektaşilik cereyanını, Safevi İmparatorluğunun kurulmasını, Heterodoks Göçebe hareketleri olarak değerlendirmektedir. Horasan’da, Selçuklu İmparatoru Sancar'a isyan eden Türkmenleri de aynı sosyal tipi temsil eden zümreler olarak değerlendirmektedir.

 

Ulâ’n bana Kızılbaş demiş, desin!

Doğru söyler Yezit, isterse sövsün!

İsterse Pir Sultanlar gibi assın!

Hakk’a ayan kızılbaşım, kızılbaş.

Herkes bilsin ikiliği hiç sevmem,

İkrar verdim, bir daha geri dönmem,

İnsanım yolumdan ayrı hiç kalmam,

Hakk’a ayan kızılbaşım, kızılbaş.

Başta Kızılbaş Ali, hem de Veli,

Onların yüreği dağ gibi ulu,

Bağrı kızıl yakut hem de kan dolu,

Hakk’a ayan kızılbaşım, kızılbaş.

Şah Hatayi pirim benim çağlarım,

Yüksünmedim kızıl çarık teperim,

Kara libas ile cenğe giderim,

Hakk’a ayan kızılbaşım, kızılbaş.

ONAR BABA yarenimle hem hâlim,

Başımda kızıl börk bağlı Türkmenim,

Nâr-ı hâl içinde gökte uçmağım,

Hakk’a ayan kızılbaşım, kızılbaş.

 

 
Bugün 29237 ziyaretçikişi burdaydı!
GELİN CANLAR BİR OLALIM  
   
Facebook beğen  
 
 
MERSİN HABERLERİ  
 
 
HABERLER  
   
E-DEVLET  
 

:TC Kimlik No
::Vergi Kimlik No
::SSK Hizmet Dökümü
::İnternet Vergi Dairesi
::Motorlu Taşıtlar Vergisi
::Telefon Rehberi
::ÖSYM Sınav Sonuçları
::KPSS Sonuçları
::KPDS Sonuçları
::Diğer Sınav Sonuçları
::ÖSYM Sınav Takvimi
::Milli Eğitim Bakanlığı
::Üniversiteler
::Sağlık Bakanlığı
::Emekli Sandığı
::Ssk
::Adalet Bakanlığı
::Emniyet Genel Müdürlüğü
::Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
::Bakanlıklar
::Valilikler
::Belediyeler
::Kaymakamlıklar
::Silahlı Kuvvetler
::Sivil Toplum
::Elçilik - Konsolosluklar
::Avrupa Birliği
::K.K.T.C.
::Turizm
:: Son Depremler
 
 
 
 
SİTE TASARIMI : NESİMİ SARI Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol